Batman’da STK ve iş adamları elektrik zamlarını protesto etti!Yüksek elektrik faturalarına her kesimden tepkiler gelmeye devam ediyor. Batman’da bir araya gelen sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile iş adamları, yüzde 130’ü aşan fahiş elektrik zamlarını protesto etti.
Atatürk Parkı önünde düzenlenen basın açıklamasını okuyan Batman Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Ercan Ekinci, ülkedeki sanayicilerin, esnafların ve ziraatçıların en büyük sorunlarından birisinin enerji tüketimindeki orantısız fiyat artışları olduğunu söyledi.
Pandemi süreciyle başlayıp döviz kurundaki dalgalanmayla devam eden ekonomik daralmanın üretici firmaları zorlu bir sürece sürüklediğini belirten Ekinci, firmaların enerjiye yapılan son zamlarla birlikte çok daha zorlu bir sürece girdiklerini vurguladı.
“Yatırımcı kepenk kapatıp binlerce kişi işsiz kalabilir”
Mevcut zamlar geri çekilmezse yüzlerce yatırımcı, üretim ve istihdamda sürekliliği sağlayamayacağına dikkat çeken Ekinci şöyle devam etti:
“Yatırımcılar eğer böyle devam ederse korkarım kepenk kapatma durumuna gelebilir. Batman ilimizin en büyük ve alternatifsiz istihdam alanı olan tekstil sektöründe, yaklaşık 40 bin çalışanımız yüksek maliyetlerden dolayı işsiz kalma riskiyle karşı karşıya kalabilir. Döviz kurunun artışıyla gelen zamlar döviz kurunun düşmesiyle herhangi bir değişikliğe uğramamıştır. Döviz düştü ama maliyetler düşmedi. Bu durum hammadde alımını zorlaştırmış ve maliyetlerin ciddi anlamda artmasına sebep olmuştur. Maliyetler işletmelerin kamburu durumundayken enerjiye yapılan zamlarla birlikte işletmelerin adeta beli bükülmüştür.”
“Enerji giderlerinde KDV oranı yüzde 3’e düşürülmelidir”
Yapılan yüksek zamların kabul edilemez olduğunu kaydeden Ekinci, çözüm ve taleplerini şöyle sıraladı:
“Avrupa'nın çoğu ülkesinde olduğu gibi enerji giderlerinde KDV oranı yüzde 3’e düşürülmelidir. İmalat, üretim yapan sanayicilere sanayi sicil belgesi karşılığında yüzde 50 indirim uygulanmalı. Alternatif enerji üretim tesislerine ve kendi enerjisini üretmek isteyen firmalara teşvik verilmeli. Bu teşviklerin yarısını hibe olarak diğer yarısını faizsiz kredi olarak desteklenmesini talep ediyoruz.”
Saadet Partisi Batman İl Başkanı Mustafa Yıldız, yaptığı yazılı açıklamada, Siyonist işgal rejiminin sözde cumhurbaşkanı Yitzak Hertzog’u Türkiye’ye istemediklerini söyledi.
Açıklamasında bebek katillerini istemediklerini vurgulayan Yıldız, “Bugünlerde Türkiye israille normalleşmekten bahsediyor. Terör devleti israilin cumhurbaşkanı Türkiye’ye davet ediliyor. Biz Saadet Partisi olarak bunu kabul edemeyiz. Bizler Mavi Marmara şehitlerine ne cevap vereceğiz? Şeyh Ahmet Yasin ve bütün Filistin şehitlerine ne hesap vereceğiz? Bütün İslam coğrafyasında akan kandan onların parmağı var. Bu Cumhurbaşkanı Yitzak Hertzog babadan terörist. Bebek katillerini istemiyoruz. Hertzog’un Türkiye’ye gelecek olması Türkiye Müslümanları için ancak bir utanç sebebidir.” ifadelerini kullandı.
İl Başkanı Mustafa Yıldız’ın açılış konuşmasından sonra Batman il sorumlusu Fesih Bozan birer konuşma yaptı.
Toplantıya Beşiri Belediye Başkanı Sait Karabulut, ilçe ve belde başkanları katıldı. Burada konuşan İl Başkanı Yıldız, “işsizlik, hayat pahalılığı ve ekonomik sıkıntılar, tüm ülkemizde yaşandığı gibi Batman ilimizde çok daha fazla yaşanmakta ve hissedilmektedir. Batman ilimizde işsizlik ve hayat pahalılığının getirdiği bir sonuç olarak, gençlerimizin gelecekle ilgili bir umutları kalmamış birçok gencimiz uyuşturucu veya hırsızlık şebeklerinin ağına düşmüştür. Ve maalesef uyuşturucu ve hırsızlığa bulaşan gençlerimizin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Batman ilimizde üretim yapan fabrikalar yerine, her geçen gün sayıları artan, cafe ve kahvehaneler açılmaktadır. Emekli, işçi, memur ve çiftçilerimiz perişan, siftah yapamayan esnafımız, sattığının yerini dolduramamaktadır” dedi. Yıldız ayrıca “20 yıllık AKP iktidarında bir avuç sermaye sahibi kişiler servetlerine servet katarken 84 milyon vatandaşlar olarak her gün daha çok fakirleşmekte, alım gücü azalmakta her gün gelen zamlar vatandaşı silindir gibi ezmektedir. Yayınlanan Dünya eşitsizlik raporuna göre, Türkiye Milli Gelirinin yüzde 54’nü yüzde 10’luk bir kesim sahip olurken, vatandaşın yüzde 50’si Milli Gelirin ancak yüzde 4 ne sahip olabilmektedir. Buda AKP’nin sermaye sahiplerinin iktidarı olduğunu bize göstermektedir. Vatandaşlarımız, ülkemizin bekası ve kendi refahları için yapılacak ilk seçimde mevcut iktidardan kurtulup; üretim, istihdam ve ihracatı önceleyen, vatandaşları arasında kutuplaştırma, ötekileştirme ve ayırım yapmayan, herkes için hak, hukuk ve adaleti savunan, Saadet Partimizi iktidar yapmaktır” şeklinde konuştu. (
Temizlik konusunda asla taviz vermeyen Batman Belediyesi, Batman’ın kent genel temizliğinde cadde ve sokakları daha yaşanılabilir hale getirmek için çıtayı yükseltiyor.
Belediye ekipleri, kent genelinde bulunan 45 mahallede; katı atıkların toplanması, yol ve kaldırımların süpürülmesi ve yıkanması, parkların temizliği gibi çalışmalar yürütüyor.
Belediye temizlik ekipleri yaptığı rutin işlerin yanı sıra cadde, sokak, kaldırım, meydan, pazaryerlerinin ve parkların süpürülüp yıkanması, inşaat atığı, moloz ve gübre atıklarının toplanması, ibadethanelerin temizliği, konteynerlerin yıkanarak dezenfekte edilmesini de yapmayı sürdürüyor.
İşte 2021 Yılı Temizlik Karnemiz
Batman’da 2021 yılında günlük ortalama 320 ton çöp, yıllık bazda ise 116.800 ton çöp toplandı.
Batman genelinde yapılan temizlik çalışmalarında, 178 süpürge personeli ve 13 yol süpürme aracı ile bulvar, cadde ve sokaklar günlük olarak süpürülüyor.
Boş alan ve arazilerin yanı sıra demir yolları güzergâhı boyunca düzenli olarak temizlik çalışması gerçekleştiren ekipler; 2 vardiya halinde 2021 yılının tamamında toplamda 374 bin 400 kilometre yol süpürdü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla İklim Liderler Zirvesi ABD'nin ev sahipliğinde 22-23 Nisan’da yapılmış; Eylül ayındaki ikinci liderler düzeyindeki MEF toplantısında ABD Başkanı Joe Biden, MEF Bakanlar Toplantısı’nın Ocak 2022’de yapılacağını duyurmuştu.
Çevrimiçi düzenlenen Enerji ve İklim konulu Büyük Ekonomiler Forumu (MEF) Bakanlar Toplantısı iki ana oturumda gerçekleştirildi.
İlk oturumda Glasgow’da alınan kararlar, küresel sıcaklık artışında 1,5 derecelik sınırının korunması için alınması gereken tedbirler, iklim değişikliğiyle mücadelede finansal çözümler ve önümüzdeki süreçte acil ele alınması gereken konuların neler olduğu görüşüldü.
İkinci oturumda ise bakanlar Ulusal Metan Eylem Planları, Ormansızlaştırmayan Tarımsal Tedarik Zincirleri, Sıfır Karbon Gücü ve Sıfır Emisyonlu Araç hedefleri doğrultusunda fikirlerini sundular.
Murat Kurum: İş birliğimizi daha da güçlendirerek sürdürmek zorundayız
Oturum Başkanlığını ABD Özel İklim Elçisi John Kerry’nin yaptığı toplantının ilk oturumunda ülkelerin çevre bakanlarına hitaben konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, dünyanın dört bir yanında iklim değişikliği nedeniyle büyük krizler yaşandığını belirterek, “Hayatlarımızı derinden etkileyen bu krizlerle mücadelemizi, iş birliğimizi daha da güçlendirerek sürdürmek zorundayız. Glasgow 26. Taraflar Konferansı’ndan, dünyamız için önemli kazanımlarla ayrıldık. Küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırmak için ihtiyaç duyulan kararlılığı gösterdik. Artık bundan sonra Kural Kitabı ve Taraflar Konferansı kararlarıyla birlikte, Paris İklim Anlaşması’nın uzun dönem hedefini hep birlikte yerine getirmemiz gerekiyor.” dedi.
Türkiye’nin süreci, hızlanacak olan sosyal, ekonomik ve çevresel dönüşümü, ülkenin yeşil kalkınma hamlesinin gerçekleştirilmesi için bir fırsat olarak gördüğünü kaydeden Bakan Murat Kurum, “Türkiye olarak, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı 2053 net sıfır emisyon hedefimiz doğrultusunda Ulusal Katkı Beyanımızı 2022 yılının sonuna kadar güncelleyeceğiz. Bu kapsamda tüm taraflarla yürüttüğümüz müzakere süreçlerimiz devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
“Özel sektörün ve iş dünyasının rolü çok önemli”
“Sanayi devriminin üzerinden geçen 3 asrın ardından, şimdi yeniden büyük bir değişimin, dönüşümün hatta devrimin eşiğindeyiz.” diyen Bakan Kurum, şunları söyledi:
“Türkiye iklim değişikliğiyle mücadele noktasında acilen yapılması gereken ne varsa, bunun yolunun uluslararası dayanışmadan ve iklim finansmanından geçtiğine inanmaktadır. Bugün küresel sermayeye sahip özel sektörün ve iş dünyasının rolünün çok önemli olduğunu, çok daha büyük sorumluluklar almaları gerektiğini düşünüyoruz. Bu uluslararası şirketlerin, dünyaya pek çok devletten daha fazla destek olmaları, insanlığın selameti için daha çok çaba göstermeleri gerekmektedir. Bu anlamda Türkiye olarak iklim değişikliğiyle mücadelede teknolojiden, akıllı uygulama ve girişimlerden, yenilenebilir enerjiden tam faydalanmak için özel sektörümüzle çok sıkı çalışıyoruz. Özellikle Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın üretim, ticaret ve istihdam üzerinde ne gibi bir etkisi olacağını yakından takip ediyoruz.”
“Taahhütlerimizin arkasındayız”
26. Taraflar Konferansında çelik üretimi, sıfır emisyonlu araçlar, karayolu ulaşımı, orman kaybını ve arazi bozulmasını tersine çevirmeye yönelik Türkiye tarafından verilen tüm taahhütlerin arkasında olduklarının altını çizen Murat Kurum, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda strateji ve eylem planlarını güncellemek amacıyla Şubat ayında yapılacak İklim Şûrası’nın Konya’da gerçekleştirileceğini bildirdi.
Bilim insanları, STK’lar, yerel yönetimler, özel sektör, kamu kurumları ve uluslararası kuruluşlardan 600’ün üzerinde katılımcıyla çalışmalara başladıklarını vurgulayan Kurum, “Şûra kapsamında, yenilenebilir enerjiden tarıma, sanayi ve ticaretten inovasyon ve AR-GE yatırımlarına kadar her alanda kararlarımızı alacağız. Sonuçları yayınlayarak sizlerin istifadesine sunacağız.” diye konuştu.
“Daha adil bir dünya mümkündür”
Büyük Ekonomiler Forumu başta olmak üzere tüm platformlarda ele alınması gereken konunun, kalkınma dostu dönüşümün ne şekilde tasarlanacağı olması gerektiğini belirten Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“İklim değişikliğiyle mücadelede bölgesinde lider olan, öncü olan Türkiye, emisyon azaltım noktasında ciddi bir potansiyele sahiptir. Bu anlamda dünyadaki tüm yatırımcıların, yeşil finansmanın ülkemize yatırım yapması yaşadığımız coğrafyada bulunan ülkelerinin de iklim değişikliğiyle mücadelesine ve kalkınmasına destek olacaktır. Biz Türkiye olarak her zaman ‘daha adil bir dünya mümkündür’ inancıyla hareket ettik. Dünyadan da beklentimiz; dezavantajlı, iklim değişikliğinden en çok etkilenen ve gelişmekte olan ülkelerin, iklim değişikliğiyle mücadele ederken daha kırılgan hâle gelmemesidir, bu ülkelere gerekli desteklerin eksiksiz verilmesidir.”
Ev sahipliğinden ötürü ABD’ye teşekkür eden Kurum, Kasım 2022'de COP27’ye ev sahipliği yapacak Mısır’a başarılar diledi.
MEF Liderler Zirvesi
Toplantıya Almanya, Antigua ve Barbuda, Arjantin, Avustralya, Bangladeş, Birleşik Krallık, Brezilya, Çin Halk Cumhuriyeti, Endonezya, Fransa, Hindistan, İtalya, Japonya, Kanada, Kore Cumhuriyeti, Marshall Adaları Cumhuriyeti, Meksika, Mısır, Rusya Federasyonu, Senegal Cumhuriyeti, Suudi Arabistan Krallığı ve Türkiye katıldı.
MEF Bakanlar Toplantısı, COP26'da elde edilen ilerlemeyi geliştirme fırsatı sağlayacak ve Nisan ayında düzenlenecek Liderler Toplantısı için zemin hazırlamaya yardımcı olacak.
2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26), İskoçya'nın Glasgow şehrinde 31 Ekim - 12 Kasım 2021 tarihleri arasında küresel ısınma ve sera gazı salınım oranlarını azaltma amacıyla 197 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilmişti. COP27’ye ise Mısır ev sahipliği yapacak.
Batman Belediyesi, 2021 yılı verilerini açıklamaya devam ediyor. Yeni rakamlar Batman Belediyesi’nin Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’nden geldi.
Sıfır atık projesiyle çevreye en az hasar ile yapılan çalışma kapsamında geri dönüşümden kazanç elde eden Batman Belediyesi, 2020 yılında ambalaj atığı sayesinde 19 bin 68 ağacı kesilmekten kurtararak çevre konusunda gerçekleştirdiği duyarlılığı göstermiş oldu.
Ambalaj atığı, atık piller, ömrünü tamamlamış lastik, atık madeni yağlar, yıkım molozu, temel kazı molozu, bitkisel atık yağ, tıbbı atık ile ilgili yaptığı çalışmalarla adından sıkça söz ettiren Batman Belediyesi, 2020 yılında ambalaj atıklarından doğabilecek 198 bin 529 kilogram sera gazının önüne geçerek 4 milyon 595 bin 703 kilowatt saat enerji tasarrufu sağladı. Bu rakam 2021 yılında ise 887 bin 659 kilograma ulaşarak 157 bin 115 kilogram sera gazı salınımının önüne geçerek 3 milyon 639 bin 401 kilowatt saat enerji tasarrufu sağladı.
İstiklal Ruhu Kudüs Programı Düzenlendi18 Ocak 2022, Salı
Genç Memur-Sen tarafından İstiklal Marşı’nın kabulünün yüzüncü yılı kapsamında “İstiklal Ruhu Kudüs Şuuru” programı yapıldı. Program kapsamında İstiklal Marşı temasıyla 3 ayrı kategoride düzenlenen yarışmada ödüller sahiplerini buldu.
Memur-Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen “İstiklal Ruhu Kudüs Şuuru” programına Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Halis Yunus Ersöz, ASBÜ Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Musa Kazım Arıcan, YTB Başkanı Abdullah Eren, Genç Memur-Sen Başkanı Mustafa Başkara ve çok sayıda davetli katıldı.
Yalçın: Gençlerimiz Memur-Sen öncülüğünde Akif ile İnan’ın yolunda yürüyor
Memur-Sen Genel Başkan Ali Yalçın, programda yaptığı konuşmada İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy ile Mehmet Akif İnan’ın Kudüs hassasiyetine dikkat çekti. Mehmet Akif Ersoy’un yaşadığı dönemi tasvir eden sözlerine atıf yaptı. Akif’in “Ne topumuz vardı, ne tüfeğimiz. Fakat imanımız çok büyüktü” ifadelerini hatırlatan Yalçın, Akif’in Kudüs’ün kaybedilmesinde duyduğu acıyı 62 yıl sonra Mehmet Akif İnan’ın “Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde” mısralarıyla yeniden vücut bulduğunu kaydetti. Yalçın, “Memur-Sen; Mehmet Akif Ersoy ile Mehmet Akif İnan’ı aynı hatta buluşturan hareketin adıdır. İki ayrı bedende adeta tek bir ruh taşıyan bu iki mütefekkir, şair ve eylem adamının gösterdiği ufuktan coğrafyamızın ufuklarına bakan gençlerimiz de Memur-Sen’in öncülüğünde aynı yolda yürümeye devam ediyorlar” diye konuştu.
“Dünyadaki müesses nizama karşı insanı, ahlakı savunuyoruz”
Kapitalist, Neo-liberal Emperyalist sömürü düzeni karşısında insanı ve emeği savunduklarını söyleyen Yalçın, “Küreselleşen dijital hegemonik düzenin ürettiği transhümanizm ve post-truth dayatmasına karşın insanı, hakikati ve inancı savunuyoruz. Kapitalistiyle, Sosyalistiyle müstekbir Batı uygarlığının dayattığı cinsiyetsizliğe, aile düşmanlığına karşı fıtratı ve aileyi savunuyoruz. Emperyalist işgal karşısında ümmet coğrafyasını ve mazlumları savunuyoruz. Emperyalizmin, İslam coğrafyasındaki koçbaşı ve ileri karakolu olan Siyonizme karşı Filistin’i, Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı savunuyoruz” dedi.
Yalçın, Memur-Sen’in sendikal hakların yanı sıra medeniyetimizin sorunlarını çözmek için de mücadele ettiğini vurguladı, Genç Memur-Sen tarafından düzenlenen “İstiklal Ruhu Kudüs Şuuru” programının bu açıdan önemli olduğunu kaydetti, yarışmalarda dereceye giren öğrencileri, onların öğretmenlerini ve ailelerini tebrik etti.
Başkara: İstiklal Marşı Ruhunu Kur’an’dan Alan Bir Bağımsızlık Manifestosudur
Genç Memur-Sen Başkanı Mustafa Başkara da konuşmasında İstiklal Marşı’nın neşet ettiği iklimi işaret etti, Milli Marşımızı cihanşümul bir medeniyetin, onurunu, sömürgeci işgalcilere karşı nasıl koruduğunun bir vesikası olduğunu belirtti, “İstiklal Marşı sözcüklerin Kur’an Işığında ruha büründürüldüğü bir bağımsızlık manifestosudur” dedi. Genç Memur-Sen olarak Kudüs’e sahip çıkmaya devam edeceklerini vurguladı.
Ersöz: Kudüs Hepimizin Mücadelesidir
Programda konuşan Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Halis Yunus Ersöz de Kudüs’ün işgal kabul etmeyeceğini, gençlerin, Genç Memur-Sen’in ve Memur-Sen‘in kendisinin bunun kanıtı olduğunu söyledi. Ersöz, “Kudüs’deki Müslümanların mücadelesi hepimizin mücadelesidir, hepimizin kanayan yarasıdır. Bugün burada böyle bir etkinliğin düzenlenmesinin temel amacı da süren bu esaretin kabul edilmediğinin bir göstergesidir. Bu etkinlik Müslümanların tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu konuya verdiği önemin bir sonucudur” dedi.
Ersöz, İstiklal Marşımız ve Kudüs gibi çok değerli iki konu üzerinde emek veren gençleri tebrik etti, konuşmasını “Yeni nesillerin 15 Temmuz’da olduğu gibi İstiklal ruhunu ve hassasiyetini sahiplenmesi, yaşaması ve yaşatmasına ihtiyacımız var” diyerek sözlerini tamamladı
Arıcan: Asım’ın Nesli çok güçlü geliyor
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Musa Kazım Arıcan da programa katılan isimler arasındaydı. Arıcan, yaptığı konuşmada gençlerin programa ve yarışmalara gösterdiği ilginin önemine dikkat çekti. Arıcan, “Biz bu etkinlikle ‘Asım Nesli’nin çok güçlü olarak geldiğini ve bununla birlikte bu neslin bir sözünün ve fikrinin olduğunu görmüş olduk. Bu anlamda ben gençlerimizin geldiği noktayı başarılı buluyorum” dedi. İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy ve Memur-Sen Kurucusu Mehmet Akif İnan’ı anan Arıcan, “Buradaki kardeşlerimizin de geçmişten gelen bu ruhu ortaya koyacağı eserlerle devam ettirmeleri ve yeni eserler ortaya koymalarını temenni ediyorum” diye konuştu.
Eren: Kudüs konusunda en gür ses Türkiye’den çıkıyor
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren, “Genç Memur-Sen ile birlikte Kudüs Akademisi programını gerçekleştirmenin heyecanını yaşıyoruz. Kudüs gibi kutsal bir yerle kardeşlerimizi buluşturmak bizim için oldukça önemli.” dedi. Eren, Kudüs meselesinde en gür sesin Türkiye’den çıktığını hatırlattı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Gerçekleştirdikleri çalışmalarla Filistin ve Kudüs’ün yanında olmaya devam edeceklerini dile getiren Eren “İstiklal Marşımız ve Kudüs gibi önemli konularda bizlere destek olan kardeş kurumlarımıza ve bugün burada bulunan tüm katılımcılara teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Ödül Töreni Düzenlendi
Konuşmaların ardından İstiklal Marşı’nın kabulünün yüzüncü yılı etkinlikleri ve ‘İstiklal Ruhu Kudüs Şuuru’ programı kapsamında Deneme, Mektup ve Resim kategorilerinde dereceye girenler ödüllerini aldı.
Deneme kategorisinde Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Fatma Nur Öztürk’ün kaleme aldığı deneme birinciliğe layık görüldü. Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Öğretmenliği Bölümü öğrencisi Esra Aşkın ikinci, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Şehlanur Çiçek de üçüncülüğü elde etti. Mehmet Akif İnan Özel Ödülünü ise, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Hüseyin Temiz layık görüldü.
Mektup kategorisinde birinciliği Kayseri Erciyes Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisi İbrahim Çelik elde etti. İstanbul Şehit Fatih Satır Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisi Meryem Şahin ikinci, Özel Rize Levent Koleji Anadolu Lisesi öğrencisi Ahmet Selim Keskin de üçüncü oldu. Mektup kategorisinde Mehmet Akif İnan Özel Ödülü’nü ise, İstanbul Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencisi Cihangir Akgül kazandı.
Resim kategorisinde ise Pendik Özel Balkanlar Koleji Pendik Ortaokulu öğrencisi Naz Peri İrem Kurt birinci oldu. Özel Samsun Bilnet Ortaokulu öğrencisi Dileksu Kaleli ikinci, Bağlarbaşı Ortaokulu öğrencisi Ali Aras Özdinçer de üçüncü olarak ödüle layık görüldü. Resim dalında Mehmet Akif İnan Özel Ödülü’nü de Kartal Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı Bilsem öğrencisi Mustafa Emin Erdoğan elde etti.
Kudüs Akademisi programı kapsamında Kudüs’e gitmeye hak kazanan 50 öğrenci de açıklandı.
Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) en üst karar alma organı olan 74. Dünya Sağlık Asamblesi’nde (DSA) katılımcılara hitap etti.
Tarihte ikinci kez video konferans yöntemiyle yapılan asamblede Bakan Koca, bu yıl DSA’nın “Daha sağlıklı, güvenli ve adil bir dünya inşa etmek” teması ile bir araya geldiğini anımsattı.
Sağlık Bakanı Koca, Kovid-19’un tüm ülkeleri ve sektörleri doğrudan ya da dolaylı olarak etkilediğinin altını çizdi.
Salgının ekonomi üzerine etkileri göz önünde bulundurulduğunda, sağlık güvenliği ve “maişetin devamlılığının” aynı madalyonunun iki farklı yüzü olduğu gerçeği ile karşılaştıklarını anlatan Koca, şöyle konuştu:
“Bu durum, aldıkları kararlar ve uygulamaları bakımından sağlık politika yapıcılarına sadece insan sağlığı açısından değil; insan yaşamını etkileyen bütün faktörler bakımından tarihi sorumluluklar yüklemektedir. İşte bu gelişmeler, sağlık camiası olarak yıllardır konuştuğumuz sağlık politikalarında bütüncül hükümet yaklaşımı ve tek sağlık uygulamalarını etkin bir şekilde hayata geçirebilmemiz için bize tarihi fırsatlar sunmaktadır.”
Koca, Kovid-19 salgınının ilk andan itibaren tedarik zinciri, bilgi paylaşımı, yanıt, veri toplama ve küresel yardımlaşma gibi birçok alanda uluslararası sistemin ne kadar güçlendirilmeye muhtaç olduğunu ortaya koyduğunu vurguladı.
“158 ülkeye katkıda bulunduk”
“Özellikle uluslararası dayanışma konusunda tüm dünyanın sınıfta kaldığı aşikardır” diyen Koca, Türkiye’nin ise 158 ülkeye ve 14 uluslararası kuruluşa sağladığı katkılar ile bu süreçte uluslararası dayanışmanın en önemli öncülerinden olduğunu belirtti.
Koca , Pandemilere Hazırlık ve Yanıt Bağımsız Paneli (IPPPR), Bağımsız Gözetim Danışma Komitesi (IOAC) ve Uluslararası Sağlık Tüzüğü (IHR) Gözden Geçirme Komitesinin çalışmalarının çıktıları da dahil olmak üzere tüm verilerin ve öğrenilmiş derslerin ışığında DSÖ’nün güçlendirilmesi ve uluslararası sistemin yeniden şekillendirilmesi konusunda gerekli adımların hızlı ve kararlılıkla atılması gerektiğine vurgu yaptı.
Bakan Koca, uzlaşı sağlanması halinde, “Pandemi Çerçeve Sözleşmesi” de dahil olmak üzere tüm uluslararası girişimleri Türkiye olarak yapıcı bir şekilde destekleyeceğinin altını çizdi.
Aşılarda “fikri mülkiyet hakları” vurgusu
Koca, 2021 Sağlık Çalışanları Yılı’na ve yürütülen faaliyetlere çok büyük bir önem verdiklerini ve çalışmalara da hızla devam ettiklerini aktardı.
Sağlık çalışanlarının aşılanmasının önemine ise özel bir vurgu yapmak istediğini dile getiren Koca, şunları kaydetti:
“Çünkü bu aşılama aynı zamanda sağlık sistemlerinin devamlılığını da sağlamaktadır. Biz de Türkiye’de başarıyla uyguladığımız Kovid-19 aşı programımızın ilk aşaması olarak 1 milyondan fazla sağlık çalışanımızı 45 günde aşılamayı başardık. Ancak sadece sağlık çalışanlarının aşılanmış olması yeterli değildir. Aynı tehdidi yaşayan sağlık çalışanlarının ailelerinin de önceliklendirilmiş grupta olması gerektiğine inanıyor ve tüm dünyaya bu yönde çağrıda bulunuyorum. Bu anlayışla, ülkemde tüm sağlık çalışanlarının ailelerinin aşılama çalışmalarının başlatıldığını da sizlerle paylaşmak isterim.”
Koca, diğer yandan, Kovid-19 aşılarına erişimde yaşanan etik ve epidemiyolojik sorunların ve hakkaniyetli erişim konusunda dünyanın içinde bulunduğu tehlikenin de altını çizerek, “Bu konu, fikri mülkiyet hakları, teknoloji transferi, üretim kapasitelerinin artırılması ve dağıtım gibi birçok konuda çözümler üretmemiz gereken uluslararası ilişkilerin en kritik ve acil gündem maddesidir” diye konuştu.
DSÖ üyesi ülkelere, dünyanın içinde bulunduğu bu dönem ve hatta gelecek dönemler de sağlık tehditleri ve bu tehditlerin küresel yansımalarına sahne olacağı uyarısını yapan Koca, “Başından beri söylediğimiz gibi çözüm, küresel düşünüp, yerelde başarılı uygulamalara bağlıdır. Ancak şunu da atlamamalıyız ki nihai başarı, yereldeki uygulamaların uluslararası uyumuna dayanmaktadır” ifadesini kullandı.
74. Dünya Sağlık Asamblesi, 1 Haziran’da sona erecek.
TÜSİAD ve Türkiye Bilişim Vakfı tarafından düzenlenen 15. eTürkiye (eTR) Ödülleri töreninde Sağlık Bakanlığı üst üste üçüncü kez iki ödüle birden layık görüldü.
COVID-19 pandemisi ile mücadelenin en önemli uygulamaları olan Hayat Eve Sığar (HES) “Kamudan Vatandaşa En İyi Uygulama Ödülü”, Filyasyon ve İzolasyon Takip Sistemi (FİTAS) ise Enocta Özel Ödülü’nü aldı.
TÜSİAD ve Türkiye Bilişim Vakfı tarafından telekonferans yöntemiyle gerçekleştirilen 15. eTürkiye Ödülleri töreninde kamu kurum ve kuruluşları ve yerel yönetimler başlığı altında 6 ödül ile bir özel ödül sahiplerini buldu.
Kamu kuruluşları başlığı altında “Kamudan Vatandaşa eHizmetler” kategorisinde, Sağlık Bakanlığı daha önce e-Nabız Sistemi ve Engelsiz Sağlık İletişim Merkezi (ESİM) ile aldığı ödüllere yenilerini ekledi.
Pandemi döneminde, güvenli sosyal hayatın en etkin aracı olarak kullanılan Hayat Eve Sığar uygulaması “Kamudan Vatandaşa En İyi Uygulama Ödülü” alırken, pandemi ile mücadelede en aktif görevi üstlenen filyasyon ekiplerinin kullandığı FİTAS Enocta Özel Ödülü’ne layık görüldü.
Törene katılan Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, ödülleri Bilişim Vakfı Genel Müdürü Çağdaş Ergin ve Türkiye Bilişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı’ndan aldı.
Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, “Ülkemiz adına bu kadar kısa sürede geliştirilen böylesi bir uygulamanın, geldiğimiz teknolojik seviye açısından önemi çok büyük. Sağlık Bakanlığı olarak ülkemiz adına yüksek teknoloji ürünlerini yerli ve milli olarak üretmenin gururunu yaşıyoruz. Bu ödülleri şartlar ne olursa olsun insanımızı şifa olmaktan başka gayesi olmayan, mutfakta bizimle çalışan ekip arkadaşlarımız, sahada çalışan filyasyon ekiplerimiz ve özellikle bu süreçte hastalarımıza şifa dağıtırken hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımız adına, kısaca tüm sağlık ailesi adına almak istiyorum” dedi.
Hayat Eve Sığar Uygulaması
Türkiye’de 11 Mart 2020’de ilk COVİD-19 vakasının görülmesinin ardından Sağlık Bakanlığınca hızla hayata geçirilen mücadele yöntemlerinden biri de dijital uygulamalar oldu.
İlk vakanın görülmesinden bir ay sonra 10 Nisan 2020’de kullanıma sunulan Hayat Eve Sığar mobil uygulaması, vatandaşların COVİD-19 konusunda farkındalığın oluşmasına katkı sağladı. Uygulama ile vatandaşlar risk yoğunluğu haritası ile salgının yoğun olduğu bölgeleri gözlemleyebiliyor, geliştirilen akıllı algoritmalar sayesinde, yakınlarının onayları doğrultusunda ailelerini ya da yakınlarını listelerine ekleyebiliyor. Ayrıca aşı kartını da uygulamadan indirebiliyor.
Şu ana kadar 71 milyon kez indirilen Hayat Eve Sığar Uygulamasından 73 milyon kişi tarafından 138 milyon HES Kodu oluşturuldu. 5 milyar 13 milyon kez HES Kodu sorgulandı ve bu sorgulamalarda toplu taşıma kullanan 151 bin riskli kişi tespit edildi. Uygulama üzerinden 318 bin kişi filyasyon ekibi değerlendirme anketi, 265 bin kişi aile hekimi değerlendirme anketi ve 900 bin kişi aşı anketini doldurdu.
Filyasyon ve İzolasyon Takip Sistemi
FİTAS, 18 Nisan’da hizmete alındı. Filyasyon ekipleri 81 ilde, mobil cihazlarla vaka ortaya çıkar çıkmaz tarama yaparak vakaya ve temaslılarına ulaşıp filyasyon işlemini FİTAS uygulaması ile gerçekleştirdi. Saha çalışmalarıyla yayılım önlenirken risk grubundaki kişilerin erken tanı ile tedavisine başlanabildi. Türkiye’de ilk vakanın açıklandığı günden itibaren filyasyon çalışmalarıyla salgın yayılım haritası çıkarıldı.
Yatan hastaların günlük izlemlerine ait yoğun bakım, entübasyon, tedavi gibi izlem bilgilerinin yürütülmesi sağlanırken TÜİK ile ulusal bağışıklık haritasının çıkartılması amacıyla 153 bin kişiyi kapsayan antikor ve PCR testleri yapıldı. Dahası FİTAS üzerinden İçişleri Bakanlığı entegrasyonu ile izolasyon denetimleri için çözümler sağlandı.
Sistemin sunduğu kapsamlı izolasyon tedbirleri sayesinde her bir pozitif vakanın 2,6 kişiyi enfekte etmesi, bu kişilerin izole edilmesi ile engellendi. Bugüne kadar toplam 67 bin kişiden oluşan 23 binden fazla ekiple yaklaşık 22 milyon filyasyon işlemi yapıldı. 114 bin kişiden oluşan 32 bin ekiple 33 milyon denetim işlemi yapılırken sistem üzerinden vatandaşlar 14 milyon kez arandı. Filyasyon ekiplerinin bugüne kadar yaptıkları ziyaretlerde kat ettikleri yaklaşık 8 milyon km’lik yol ile dünya etrafında 203 kere dönülebiliyor.
Pakdemirli: