2025 yılına hızlı bir çıkışla başlayan altın, yılın ilk yarısında küresel ekonomik belirsizlikler, artan jeopolitik gerilimler ve ticaret savaşlarının etkisiyle ons başına 3.303 dolara ulaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Uzmanlar, yılın ikinci yarısında fiyatlarda yatay bir görünüm oluşabileceğini öngörüyor.
Jeopolitik Riskler Altın Fiyatlarını Destekledi
Ocak ayında ABD’de göreve başlayan Başkan Donald Trump’ın ticaret ortaklarına yönelik yeni tarife kararları, küresel ölçekte ekonomik endişeleri artırdı. Bu süreçte ABD Merkez Bankası’nın (Fed) para politikalarında manevra alanı daralırken, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve Ukrayna’daki savaş risklerinin devam etmesi, yatırımcıların güvenli liman olarak altına yönelmesine neden oldu.
Çin’den gelen güçlü fiziki altın talebi ve İran-İsrail hattındaki tansiyon da fiyatları destekleyen unsurlar arasında yer aldı. Ayrıca dolar endeksinde yaşanan sert düşüş, altının ons fiyatındaki artışı hızlandırdı. İlk yarıda dolar endeksi 108,5 seviyesinden 96,7’ye gerileyerek altın üzerindeki baskıyı azalttı.
Merkez bankaları da portföylerini çeşitlendirmek amacıyla altın alımlarına hız verdi. Dünya Altın Konseyi’nin verilerine göre fiziksel altına dayalı borsa yatırım fonlarına (ETF) 2020’den bu yana en yüksek yatırımcı girişi kaydedildi. Ankete katılan merkez bankalarının büyük çoğunluğu, altın rezervlerini artırma eğiliminde olduklarını ifade etti.
Mart ayında altının ons fiyatı yüzde 9,3’lük artışla aylık bazda en yüksek kazancını sağladı. Nisan’da ise 3.499,99 dolara çıkarak tarihi zirveyi gördü. ABD’nin tarifeler konusundaki müzakereci tavrı, risk algısını bir miktar azaltmış olsa da altın talebi güçlü kalmaya devam etti.
İkinci Yarıda Fiyatlar Hangi Aralıkta Seyredecek?
Tonguç Erbaş, yılın ikinci yarısında tarife ve jeopolitik risklerin azalmasıyla altının ons fiyatının 3.000-3.400 dolar aralığında hareket edebileceğini söyledi. Erbaş, 3.700 dolar seviyesinin aşılmasını ise düşük bir olasılık olarak değerlendirdi. Ayrıca Trump yönetiminin tarifeler ve jeopolitik riskler konusunda orta vadeli bir plan izleyebileceğine dikkat çekildi.
ABD’nin büyüyen bütçe açığı ve Fed’in bağımsızlığına yönelik tartışmaların altına talebi desteklediği belirtilirken, doların son 50 yılın en hızlı değer kaybını yaşaması da altın fiyatlarındaki yükselişi güçlendiren önemli faktörlerden biri oldu.