Ümit Özdağ’ın sosyal medya sayfasında Türkiye’deki göçmen meselesini Almanca anlattığı video bazı takipçilerini memnun ederken bazı takipçileri Türkçe konuşmadığı için tepki gösterdi.
Mültecilere karşı net bir siyasi tavır gösteren ve Türkiye’den biran önce gönderilmeleri gerekitğini savunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ bu sefer de derdini Alamanca anlattı. Kendi Twitter (X) sayfasından bir video yayınyalan Ümit Özdağ yaşanılan süreci takipçileriyle paylaştı.
“TÜRK MİLLİYETÇİSİNE BAK SEN…”
Ümit Özdağ’ın bu paylaşımı bazı takipçilerinin çok hoşuna giderken bazı takipçileri “Türk Milliyetçisine bak sen, Türkçe konuşmuyor. Yazık fikri ile zikrinin farklı olduğunu anlamayanlar var. , Mossas ajanı mısınız, neden Türkçe yazmıyorsunuz” gibi eleştirel yorum yaptılar.
Ümit Özdağ’ın Almanca paylaşımında şu ifadeler yer aldı:
Küresel ısınmayla birlikte küresel göç hareketleri de artıyor. Önümüzdeki 50 yıl içinde insanlık, modern tarihte hiç olmadığı kadar büyük bir mülteci akınıyla karşılaşacak. Bu göç hareketlerine katılacak göçmenlerin sayısı ise 300 milyon ile 1,2 milyar kişi arasında değişecek. Son yıllardaki yüksek rakamlar göz önüne alındığında, bu süreci şimdiden büyük bir göçün başlangıcı olarak görmek mümkün. Suriye’de yaşanan iç savaş sonrası küresel ısınmaya bağlı olmayan mülteci akınlarının ve kısmen de olsa küresel ısınma nedeniyle Afrika’dan gelen göçün ardından yüksek sayıda insanın devam etmesi bekleniyor.
AB ülkeleri, Türkiye-Bulgaristan ve Türkiye-Yunanistan sınırlarında özellikle orta doğu ve Asya’dan Avrupa’ya Göçü bir nevi “Avrupa Duvarı” ile durdurmaya çalışıyor. Türkiye ise suyla değil mültecilerle dolu bir ortaçağ hendeğine benzetiliyor.
AB’nin siyasi hedefi Ortadoğu ve Asya’dan Türkiye’ye göçmen göçünü durdurmak ve ab ülkelerine kaçanların bir kısmını geri kabul anlaşmasıyla Türkiye’ye geri göndermek. bu kısa vadede çözüm gibi görünse de orta ve uzun vadede hem Türkiye hem de Avrupa için büyük sorunlara yol açacak sahte bir çözümdür.
Türkiye, Avrupa, Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlar arasında bir köprüdür. Avrupa İstanbul’da, Kafkaslar Erzurum’da, Orta doğu ise Gaziantep ve Hatay’da bitiyor. Ancak mevcut mültecilerin milyonlarcası Türkiye’de kalırsa Ortadoğu 15 yıl sonra Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan sınırında sona erecek.
Suriye ve Ortadoğu’da yaşanacak herhangi bir siyasi, ekonomik ve jeopolitik kriz, Avrupa kıtasını çok daha derinden ve geniş çapta etkileyecektir. AB, Türkiye’nin “Pakistanlaşması”nın ve Türkiye’nin güneyinin “Afganlaşmasının” tüm olumsuz sonuçlarını yaşayacaktır. çözüm, tüm mültecileri Türkiye’de toplayıp Türkiye’yi bir ortadoğu devleti haline getirmek değil, “Avrupa Duvarı”nı “Anadolu Duvarı” ile güçlendirmektir: mültecilerin Türkiye’den anavatanlarına dönmeleri teşvik edilirken aynı zamanda Türkiye’nin doğu ve güney sınırlarından yasa dışı geçişlerin imkansız hale getirilmesiyle Avrupa’nın korunması garanti altına alınıyor.
Zafer Partisi, kontrolsüz göçe karşı yeni savunma stratejisinin Türkiye ve AB’nin ortak çıkarına olduğuna ve bölgesel ve küresel istikrara büyük katkı sağlayacağına inanıyor. Avrupalılar bu yeni ve yapıcı çözümleri dikkate almalı.