Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Avrupa başta olmak üzere pek çok ülkenin, bölgenin güvenlik kapasitelerini yeniden değerlendirdiği ve çözüm aradığı böyle bir ortamda Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği, vizyonu ve öngörüsü ile savunma sanayii başta olmak üzere pek çok alanda kendi ayakları üstünde duran müstakil bir güce dönüşmüştür. Bağımsız bir aktör halini almıştır.” dedi.
Altun, TRT tarafından Beşiktaş'ta bir otelde düzenlenen “TRT Belgesel'de Yenilik Mevsimi” tanıtım programında yaptığı konuşmada, “TRT hem bellektir hem gelecek” mottosuna dikkati çekerek, TRT'nin, ülkenin yalnızca görsel ve işitsel hafızasını oluşturmadığını, aynı zamanda ulusal ve uluslararası yayıncılığın da çok önemli bir aktörü olarak öne çıktığını söyledi.
Toplumun beklentilerine ve farklı ilgi alanlarına yönelik derinlikli içerikler sunabilmenin önemli olduğunu aktaran Altun, TRT'nin tematik kanallarıyla bu ihtiyaca cevap verdiğini dile getirdi.
Altun, TRT Belgesel'in de kendi kategorisinde en üst sıradaki yerini başarıyla koruyarak, çok sayıda yeni yapım ve bölümle belgesel severlere zengin bir seçki sunduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Bugün zihnimizi, en temelde küresel alana hakim olan belirsizlikler, kaoslar, kargaşalar, çatışmalar ve savaşlar meşgul ediyor ne yazık ki. Bu meselelerin belgesel derinliğinden geçerek, izleyicilere ve bütün ulusal, uluslararası kamuoyuna, bağlantıları ve bağlam kurma imkanı vermesi, bilişsel ve duygusal bir kavrayış sunması bir mecburiyettir. Zira içerik sağanağı altında zalimle mazlum, beyazla siyah, hakikatle yalan birbirine girmektedir, muğlaklaşabilmektedir. Kitlelerin algısı simülasyonlarla zehirlenebilmektedir. TRT Belgesel'in izleyiciye sunduğu Parola Vatan: Sıfır Terör, Doğunun Kayıp Silüetleri: Suriye ve Gol Atan Cepheye: Filistin belgeselleri, bu zehrin panzehrine sadece birer örnektir.”
– “Ülkemiz günden güne milli imkan ve kabiliyetlerini artırmaktadır”
Fahrettin Altun, bölgede ve dünyada kaotik gerilimlere şahitlik edildiğini belirterek, “Her gün yeni bir gelişme ile belirsizlik ve çatışmaların, istikrarsızlıkların, gerilimlerin alanı genişliyor. Avrupa başta olmak üzere pek çok ülkenin, bölgenin güvenlik kapasitelerini yeniden değerlendirdiği ve çözüm aradığı böyle bir ortamda Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği, vizyonu ve öngörüsü ile savunma sanayii başta olmak üzere pek çok alanda kendi ayakları üstünde duran müstakil bir güce dönüşmüştür. Bağımsız bir aktör halini almıştır. Ülkemiz bu çerçevede günden güne milli imkan ve kabiliyetlerini artırmaktadır.” diye konuştu.
Türkiye'nin, politika ve girişimlerini barış temelinde ve belirsizliklerin azaltılması yönünde yürüttüğünü dile getiren Altun, Türkiye'nin mevcut tarihi süreçte bir aktör olarak konumlandığını, çevresine barış ve huzur götürdüğünü kaydetti.
Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye hemen her coğrafyada barışın ve güvenliğin tesisi için istikrarlaştırıcı rolüyle diplomasiyi büyük bir ustalıkla kullanmaktadır. Daha adil bir dünya mümkündür ve dünya beşten büyüktür vizyonu çerçevesinde sahada ve masada verdiğimiz bu büyük çabanın, iletişim alanında da kuşkusuz bir karşılığı var. Bu çabanın iletişim alanındaki karşılığı da hakikat mücadelesidir. Bugün burada tanıtımını gerçekleştirdiğimiz yapımlar da bu gayretin çok somut bir yansımasıdır. Bu içerikler, ülkemizin belgesel alanında dünya kamuoyuna araladığı hakikat pencereleridir ve biz Türkiye olarak bu pencerelerin sayısını artırmakla yükümlüyüz.”
– “Aile odaklı içerik seferberliğini kararlılıkla sürdürüyoruz”
Altun, içerik dünyasındaki yükümlülüklerinin önemli bir ayağının, küresel kültürel hegemonya girişimlerine karşı mücadele etmek olduğunu vurguladı.
Küresel alanda, popüler kültür endüstrisinde insan doğasına karşı bir cephe açıldığını dile getiren Altun, şöyle devam etti:
“Ailenin değersizleştirilmeye çalışıldığı, kimliklerin belirsizleştirilmek istendiği bir kaos düzeninin içerik dünyasını domine etmesi arzu ediliyor. Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi ve aile kurumunun güçlendirilmesi için bu çarpık sistemin dayatmalarına karşı verilen mücadeleye öncülük etmek bizim için vazgeçilmez bir misyondur. Bilindiği gibi 2025 yılı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından 'Aile Yılı' olarak ilan edildi. Bizler de bu çerçevede başlattığımız aile odaklı içerik seferberliğini kararlılıkla sürdürüyoruz.”
Altun, bu kapsamda, TRT Belgesel kanalında ekranlara gelecek olan, “Ailem: Candan Yakın Kalpler” gibi ailevi değerleri merkezine alan yapımların izleyiciyle buluşacak olmasından büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek, ailevi değerleri merkezine alan yapımların dünya sathına yayılmasını, dijital içerik faşizminin önüne geçilmesinde son derece önemli bulduklarını ifade etti.
Türkiye'de yükselen her bir yapımın, kültürel davanın bir neferi olarak görülmesi gerektiğine işaret eden Altun, farklı medya içeriklerinin ve özelde de belgesellerin, uluslararası alanda birer yumuşak güç unsuru olarak yoğun bir şekilde kullanıldığını gördüklerini kaydetti.
Altun, şu ifadelere yer verdi:
“Bu zaviyeden baktığımızda, ülkemizin sahip olduğu zenginlikler, belgeselcilerimiz için derinlikli ve eşsiz bir potansiyel sunmaktadır. Ne mutlu ki TRT Belgesel, Türkiye ruhundan beslenen nitelikli yapımların izleyiciyle buluşmasını sağlıyor. TRT Belgesel'in Yenilik Mevsiminde yer alan, Türkiye imzalı mühendislik projelerine odaklanan 'Türkiye'nin Dev Yapıları', yerli savunma sanayii projelerimizi anlatan 'Oyun Bozan', dünya bilim tarihinde iz bırakan Türk-İslam kültüründe yetişmiş dehaları konu edinen 'Bilimin Sultanları' ve yine Türkiye'mizin doğal güzelliklerini merkezine alan 'Doğanın Saklı Hazineleri' burada öne çıkan belgesellerdir. Bu belgesellerin, ulusal ve uluslararası alanda izleyicilerin ilgisine mazhar olacağına canı gönülden inanıyorum.”
– “Bu yüzyılda kültür, sanat ve iletişim asla boşluk kabul etmez”
Mevcut zamanda, her türden medya içeriğinin yumuşak güç olarak kullanılmasını teşvik eden en önemli gelişmenin, büyük hızla hayatın her alanına yayılan dijitalleşme olduğuna dikkati çeken Altun, bilgiye erişimde dijital kaynakların öncelenmesinin ve geleneksel okuma yöntemlerinden farklı olarak “izleme ve dinlemeye” dayalı içeriklerin tercih edilmesinin, belgeselcilik için bir fırsat oluşturduğunu aktardı.
Altun, bu kapsamda, her gelişmenin beraberinde birtakım sınamalar, sınırlamalar ve meydan okumaları da getirdiğinin unutulmaması gerektiğini vurguladı.
Bu sınamaların bazılarının dezenformasyon, mezenformasyon ve maskeli içerikler olduğunu belirten Altun, “Bunu, belgeselcilik özelinde ele alırsak, dezenformatif içeriklerin yayılmasını besleyen önemli unsurlardan birinin, iletişim literatüründe belgesellerin parodisi olarak da ifade edilen sahte belgeseller olduğunu ifade edebiliriz. Belgeselin gerçeği keşfeden yapısının tersine sahte belgeseller, eğlendirme ya da farkındalık oluşturma gibi amaçlarla, sahte video ve fotoğraflar vasıtasıyla kendi gerçeğini inşa etmektedir. Bir tür hiper gerçeklik kurgulamaktadır. Bu türün zaman zaman, hakikati manipüle etme amacına evirilmesi mümkün olabilmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Dezenformasyon, mezenformasyon ve maskeli içerikler noktasındaki en büyük etik sorunun, içeriklerin başında ya da herhangi bir yerinde sahte ya da kurmaca olduğuna dair bir ifadeye yer verilmemesi olduğunu vurgulayan Altun, şöyle devam etti:
“Bu durumun bugün geldiği nokta, yapay zeka kullanımıyla epey çetrefilli bir hal almıştır. Sahte belgeseller, hızla üretilip tüketilmekte, anlık ve tesadüfi seyir alışkanlığı giderek yerleşmekte ve doğru ile yanlışın ayırdına varılamamaktadır. Kitlelerin bilinçli izleme kültürü zayıfladığından, kamusal gerçekliği aktarması gereken belgeseller, dijital diktatörlüklere hizmet eden küresel platformların elinde, hakikati çarpıtmak için bir araca dönüşmektedir. Bizim bütün mücadelemiz, bu hakikati tahrip etme girişimlerine karşı hakikati savunma mücadelesidir.”
– “Türkiye'de belgeselcilik ekosistemini daha da güçlendirip, genç yetenekleri destekleyeceğiz”
Altun, şöyle devam etti:
“Bu noktada bizler İletişim Başkanlığı olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu 'Türkiye Yüzyılı', 'İletişimin Yüzyılı' olacak vizyonuyla, yanılsamanın karşısına hakikati, sahtenin karşısına gerçeği koyma gayretindeyiz. Uluslararası belgeselcilik sahasında da hakiki bilgiyi merkezine alan anlamlı bir karşı ses üretmek ve öncü olmak için mücadele ediyoruz. Çünkü net olan şudur ki bu yüzyılda kültür, sanat ve iletişim asla boşluk kabul etmez. Bu bağlamda, iletişim seferberliğimize yaraşır şekilde, Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifadeleriyle 'Fikrine, zikrine, meşrebine bakmaksızın, kültür ve sanat alanında kendisini ifade etmek isteyen herkesin önünü açtık' açmaya da devam edeceğiz.”
Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığı olarak, kültürel varlık sahasını besleyen tüm alanları anlam, mana ve hakikat ekseninde yükselteceklerini, Türkiye'de belgeselcilik ekosistemini daha da güçlendirip, genç yetenekleri destekleyeceklerini dile getirdi.