Kaliforniya Üniversitesi San Francisco (UCSF) araştırmacıları, omurilik sıvısındaki belirli proteinlerin demansın erken tanısı için kritik rol oynayabileceğini açıkladı. Bu bulgu, demansın en yaygın türlerinden biri olan FTD’nin belirtilerinin daha erken aşamada tanımlanmasına yardımcı olabilir.
Araştırma ekibi, 55 yaş üzerindeki bireylerde demansın neden ortaya çıktığını anlamak amacıyla FTD tanısı konmuş 116 hastanın omurilik sıvısında 4 binden fazla proteini analiz etti. Bu hastaların önemli bir kısmında kalıtsal genetik faktörler bulunuyordu. Araştırma, sağlıklı 39 akraba ile karşılaştırmalı olarak yürütüldü.
Analiz sonuçları, hastalardaki proteinlerin RNA düzenlenmesinde bozukluklar yaşandığını ortaya koydu. RNA düzenlemesi, genlerin beyin hücrelerinde doğru biçimde işlev görmesini sağlıyor. Ayrıca proteinlerdeki bu düzensizliklerin beyindeki sinir bağlantılarında hasara neden olabileceği belirlendi. Araştırma, bu proteinlerin FTD’nin erken biyobelirteçleri olarak kullanılabileceğini işaret ediyor.
Frontotemporal demans, genellikle 45 ile 65 yaş arası bireylerde teşhis ediliyor ve Alzheimer gibi yaşlılıkla ilişkili diğer demans türlerinden farklı olarak, daha genç yaş gruplarını etkiliyor. Hastalığın belirtileri sıklıkla depresyon, şizofreni veya Parkinson hastalığı ile karıştırılabiliyor, bu da erken teşhisi zorlaştırıyor.
UCSF Hafıza ve Yaşlanma Merkezi’nden Dr. Rowan Saloner, erken teşhisin hastaların uygun tedavi ve destek programlarına yönlendirilmesi açısından önemine dikkat çekti. Saloner, bu proteinlerin belirlenmesiyle FTD için daha hedefe yönelik tedavi seçeneklerinin geliştirilmesinin mümkün olabileceğini belirtti.
Araştırma, ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri tarafından desteklendi ve sonuçlar Nature Aging dergisinde yayımlandı. Demansla mücadelede erken teşhis ve biyobelirteçlerin önemi, hastalığın yaygınlığı ve ölüm oranlarının yüksekliği nedeniyle giderek artıyor.
Son dönemde yapılan başka çalışmalar da örneğin zona aşısının demans riskini azaltmada etkili olabileceğine dair umut verici veriler sundu. Ancak frontotemporal demansta yaşayan hastalarda kesin tanı koyma yöntemleri halen sınırlı.