Eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner, hayatını kaybeden TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder için taziye amacıyla İstanbul Şişli’deki özel hastaneye geldi. Metiner’in ziyareti, hastane önünde toplanan kalabalığın tepkisiyle karşılandı.
Sırrı Süreyya Önder’in vefat haberinin duyulmasının ardından binlerce kişi taziye için hastane önüne akın etti. Kalabalığın artmasıyla birlikte, hastanedeki diğer hastaların etkilenmemesi adına DEM Parti yetkilileri, vatandaşları Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ne yönlendirdi.
Taziye amacıyla hastane önüne gelen Metiner, burada toplanan grup tarafından ıslıklar ve sloganlarla protesto edildi. Protestolar sırasında kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Tepkiler üzerine Metiner, hastane önünden ayrıldı.
Yaşanan olayın ardından Mehmet Metiner, sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yaptı. Mehmet Metiner açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Sırrı Süreyya Önder’in hastalığı sürecinde defalarca hastaneye gittim. Orada ailesiyle ve DEM yöneticileriyle sayısız kere görüştüm.Sırrı Süreyya hakkında geçen hafta Yeni Şafak’taki köşemde etraflıca bir yazı yazdım.Barış süreci için cansiperâne nasıl çalıştığımı bilen bilir.Bugün vefatını duyar duymaz hastaneye koştum. Öncesinde kaç televizyon kanalına bağlanıp duygu ve düşüncelerimi ifade ettim vefatıyla ilgili.Ağlayarak duygulanarak ifade ettiğim her bir sözümün arkasındayım. Siyasetimiz ve dünyamız farklı bile olsa Sırrı benim değer verdiğim bir hemşehrimdir.Uzun yıllara dayalı bir tanışıklığımız vardır.
Barış sürecine sunduğu katkıyı herkesten önce ve herkesten çok takdir ettim.Bunu her yerde söyledim. O gerçekten Adıyaman’ımızdan çıkmış Türkiyemizin bir değeriydi. Bugün ülkemiz değerli bir evladını kaybetti. Yüreğime çöken tarifsiz bir hüzünle hastaneye gittim. Girişte yuhalandım. Çok çirkin küfürlere ve hakaretlere maruz kaldım.O yüreği kin ve nefretle dolu insanlar keşke barışın anlamını bilselerdi.Öfkeyle “Faşistler dışarı” diye slogan atanlar eminim ki ne yaptıklarının farkında değiller.Sırrı Süreyya’nın da ne yapmaya çalıştıklarını anlayabilmiş değiller.
En önemlisi Kürdün geleneğini bilmiş olsalardı asla o davranışı sergilemezlerdi.Kürdün geleneğinde acını paylaşmaya gelen düşman bile olsa saygıyla karşılanır. Sorun değil.Bizler şahsımıza yapılan bir davranış üzerinden ne barış sürecine ne de kardeşliğimize zarar verecek hiç bir kelamın sahibi olmayız.
Onları kınamak bile gelmiyor içimden.Onlara ne kırgınım ne de onları üzecek kem sözlerin sahibi olurum.Herkes kendine yakışanı yapar.Ben kendime yakışanı yaptım.Barış için bir değil bir canımız feda olsun.
Biz nefreti ve düşmanlığı yok etmek için yola çıkanlardanız.Bize nefret duyanları bile muhabbetle kucaklamasını biliriz.Gün acılarımızı ortaklaştırma günüdür.Gün yeni acılar yaşanmasın diye birbirimize yaslanma günüdür. Gün silahlardan önce öfkemizi toprağa gömme günüdür. Gün birbirimizi o büyük barışın hatırına affetme günüdür.
Gün helalleşme günüdür.Kalabalıkların içinde provokatörler olabilir. Gün provokasyonlara gelme günü değildir. Provokatörlerin tepkisine bakarak DEM Partisi’ni ve DEM camiasını topyekûn kınamak doğru değildir. İnanıyorum ki Sırrı Süreyya’nın ailesi de DEM Partisi’nin yöneticileri de bu durumdan rahatsızlık duymuşlardır. Bana edilen küfürleri de, hakaretleri de, o düşmanca tepki biçimini de aziz milletimizin takdirine ve Türkiye Kürtlerinin sağduyusuna havale ediyorum.
Benim bir husumetim olmaz. Olamaz. Hele hele bu kritik süreçte asla husumeti besleyecek veya husumeti çoğaltacak bir dilin sahibi asla olmam. Barışın hatırı için görmezlikten gelir geçerim. Varsa bir hakkım helal eder geçerim.
Her şey barış için ve barış sürecinin hatırı için. Nefsimize yenilirsek ve öfkemize esir olursak hem kaybeder hem kaybettiririz, biline!