Özellikle yalnız uyumaya alışmış bireyler için, başka biriyle aynı yatakta uyumak zor bir deneyim olabilir. Ancak çiftler için bu durum sürekli olduğundan daha da zorlayıcı olabilir.
ABD’deki uzmanlar, “uyku boşanması” olarak adlandırılan ve çiftlerin ayrı yataklarda veya odalarda uyumayı tercih etmesi eğiliminin giderek arttığını belirtiyor.
Uyku Vakfı’nın ABD’de yaptığı bir ankete göre, 1250 yetişkin katılımcının yüzde 1.4’ü, partnerlerinden bir yıl veya daha uzun süre ayrı yatakta uyuduklarını ifade etti. Partnerlerinden ayrı yatakta uyuyan bireylerin %52.9’u, yalnız uyuduklarında uyku kalitelerinin arttığını düşünüyor. Partnerlerinden ayrı yatakta uyuyan katılımcıların %25.7’si, eşleriyle aynı yatağı paylaştıktan sonra uyku sürelerinin arttığını düşünüyor.
New York Times gazetesinin 2200 yetişkin üzerinde gerçekleştirdiği anket, her beş çiftten birinin zaman zaman ayrı yatak odalarında uyuduğunu gösteriyor. Bu durum, giderek daha fazla çiftin ayrı yatakta uyuma konusunda istekli olduğunu ortaya koyuyor.
Uzmanlar, “uyku boşanması” teriminin garip ve ürkütücü gelebileceğini belirtse de bu durumun çiftler arasında herhangi bir gerginlik veya düşmanlık yaratmadığını vurguluyor.
Uzmanlar, çiftlerin genellikle farklı saatlerde uyuduklarını ve uyanmak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Ancak, yataklarını ayırmak suretiyle çiftler, ihtiyaç duydukları kişisel alana kavuşabiliyor ve horlama gibi uyku sırasında ortaya çıkan durumlar nedeniyle birbirlerini rahatsız etmiyorlar.
Uyku Vakfı’nın anketine katılan 43 yaşındaki Regina Cross, hamilelik döneminde eşinden ayrı yatakta uyumaya başladığını ve bebek doğduktan sonra da bu uygulamayı sürdürdüklerini belirtti.
Regina, ” Eşimle ayrı yataklarda uyuduğumuzda her ikimizin de daha iyi bir uyku deneyimi yaşadığımızı fark ettik ve bu düzeni 9 yıldan daha uzun bir süredir sürdürüyoruz. Uyku sırasında farklı odalarda olmamıza rağmen, aktif ve samimi bir yaşam sürdürüyoruz.” şeklinde konuştu.