Hastaneden yapılan açıklamaya göre, göz içerisinde, ışığın retinaya odaklanmasına yardım ederek, görme fonksiyonunda önemli bir yer tutan şeffaf yapıda doğal mercek (lens) bulunuyor. Saydam olan bu lensin şeffaflığını kaybederek bulanıklaşması ile katarakt oluşuyor. Bu bulanıklaşma, ışığın retinaya yeteri kadar ulaşmasına engel olarak görmeyi etkiliyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Tamer Takmaz, kataraktın doğuştan olabileceği gibi, travma sonrasında, diyabet gibi bazı sistemik hastalıklarda, üveit gibi bazı göz hastalıklarında, göz ameliyatlarından sonra veya kortizon gibi kullanılan bazı ilaçlara bağlı olarak gelişebildiğini ifade etti.
Katarakta sebep olabilen diğer risk faktörlerinin; uzun süre güneş ışınlarına maruz kalınması, radyasyon tedavisi, sigara kullanımı, alkol alımı, protein bakımından zengin beslenme olduğunu aktaran Takmaz, şunları kaydetti:
“Katarakt başlangıç döneminde pek belirti vermiyor ve yavaş ilerlediği için görmedeki sorunlar birçok hasta tarafından fark edilemiyor. Lensin bulanıklığının zamanla artış göstermesi ile birlikte net görememe, görmede azalma, renklerin parlaklığını kaybederek daha soluk ve mat görünmesi, çarpık görme, çift görme gibi görme sorunları ve ışığa ya da parlak nesnelere bakmada zorluk oluşur. Gece araç kullanırken net görememe, karşıdan gelen araç ışığının saçılması, güneşli günlerde görmenin bozulması gibi şikayetler ortaya çıkar.
Gözlükler yetersiz gelir, görme bozulur ve gözlük numaraları sık olarak değişir ancak yeni gözlük almak da çözüm olmaz ve görme yeterli miktarda artırılamaz. Bazı katarakt tiplerinde ise hastalar, yakını gözlüksüz daha iyi görebilir. İleri dönemde şeffaf olan lens giderek renk değiştirir, koyu kahverengi olabilir, beyazlaşabilir. Bu durum dışarıdan bakıldığında da kolayca fark edilebilir.”
“Doğru mercek seçimi ve uygulanması katarakt ameliyatının en önemli aşaması”
Takmaz, kataraktın dünyadaki körlük sebepleri arasında ilk sıralarda yer aldığını belirterek, katarakt oluştuktan sonra tek tedavi yönteminin ameliyat olduğunu vurguladı.
Kataraktın ilaçla veya diyetle tedavi edilemeyeceğini, bulanıklaşan lensin ameliyatla alınarak yerine yapay bir mercek yerleştirilmesi gerektiğinin aktaran Takmaz, şu ifadeleri kullandı:
“Doğru mercek seçimi ve uygulanması katarakt ameliyatının en önemli aşamasıdır. Hastanın isteği de dikkate alınarak, muayene sonrasında gözün durumuna ve uygunluğuna bağlı olarak tek odaklı veya uzak, ara mesafe ve/veya yakını görmesini sağlayabilecek çok odaklı, uzamış odak derinliği (EDOF) sağlayan göz içi lenslerinden birisinin yerleştirilmesine karar verilir. Günümüzde komplikasyon gelişme riskini oldukça azaltan modern cihazlar ve gelişen cerrahi teknikler sayesinde katarakt cerrahisi kolay ve hızlı bir şekilde yapılabiliyor.
Başlangıç katarakt döneminde şikayetler azsa ve hastanın yaşam kalitesi etkilenmiyorsa beklenebilir. Ancak katarakt ilerlerse, görmeden farklı olarak göz içi basıncı artışı, katarakt sertliğinde artış, lensin yerinde durmasına yardımcı olan bağlarda zayıflama varsa ameliyat zorluğu artar ve başarı şansı azalabilir. Eğer daha da beklenir ve ameliyat olunmazsa görme kaybı artmaya devam eder ve son aşamada körlük oluşur.
Katarakt ameliyatı, kataraktın türüne ve gözün durumuna bağlı olarak değişmekle birlikte genellikle 15-20 dakika sürüyor. Katarakt ameliyatı genellikle damlayla, lokal anestezi ile yapılır. Çocuklarda ve bazı özel durumlarda erişkin hastalarda genel anestezi tercih edilebilir. Katarakt ameliyatı çok kolaymış gibi anlatılsa da gözün en önemli ameliyatlarındandır ve bazı önemli riskleri vardır. Çok nadir de olsa görme kaybı olasıdır. Katarakt ameliyatı sonrasında genellikle hastanede yatmaya gerek kalmaz ve hasta sıklıkla ameliyattan 1-2 saat sonra taburcu edilir. Katarakt ameliyatından sonra birkaç gün gözde ağrı, hassasiyet, batma ve görme bulanıklığı olabilir. Hasta normal hayatına ise birkaç gün sonra dönebilir. Ancak gözün tam olarak iyileşmesi 4 haftayı bulur.”
Kontroller İhmal Edilmemeli
Takmaz, katarakt ameliyatından sonra hekim tarafından verilen göz damlalarının düzenli olarak kullanılması gerektiğini belirterek, “Kontroller ihmal edilmemelidir. Ağır şeyler kaldırılmamalıdır. Göz, travmalara karşı korunmalı ve göze baskı oluşturacak durumlardan sakınılmalıdır. Enfeksiyon oluşmasına yol açacak davranışlardan kaçınılmalıdır.” ifadesini kullandı.
Düzenli olarak muayene olmanın, görme azlığı olup olmadığının değerlendirilmesi ve görmedeki sorunun katarakta bağlı olup olmadığının anlaşılması açısından önemli olduğunu vurgulayan Takmaz, şu değerlendirmede bulundu:
“Katarakt gelişmesinden korunmanın tam olarak mümkün olmasa da oluşumu geciktirmek için yapılması gerekenle şunlar: güneş ışığından korunmak, yeşil sebze ve deniz ürünleri ile sağlıklı ve dengeli beslenmek, şeker hastalığını kontrol altında tutmak, sigara içmemek.”